top of page

Hakkımda

İstanbul Boğazı’nın kıyısında, muhtemelen dünyanın en güzel manzaralarından birine bakıyorum. Ilık bir sonbahar gününde hafif bir esinti yüzümü serinletiyor. Üzerimde uçan martıların çığlıkları mavi gökyüzünde yankılanırken beyaz bulutlar İstanbul tepeleri üzerinde pamuksu ve pürüzsüz şekiller oluşturuyor.

Bu harika bir an… Gerçekten öyle mi?  Belki…

Ama ben bunun yerine Afrika'da bir yerde, bozuk toprak bir yolda olmak için can atıyorum.  Tozlu, kuru toprağı yakan bir güneş altında, etrafta uçan bazı garip böcekler arasında, büyüleyici kokularla çevrelenmiş olarak Afrika rüzgarlarını yüzümde hissetmek istiyorum.

Ya da…

Aşırı nemden nefesimin kesildiği bir yağmur ormanında, etrafımı saran bilinmeyen ve garip yaratıklar arasında, yapraklardan süzülen yağmur damlalarını yüzümde hissetmek istiyorum. Afrika'nın savanları ve yağmur ormanları dünya dediğimiz şu gezegende kendimi tümüyle özgür ve canlı hissettiğim yerler.

Bir de buraların sakinleri var, bu insan olmayan varlıklar, biz insanların hayvan dediği milyonlarca başka ulus. Talihsiz varlıklar, biz insanlarla bir arada yaşamak zorunda kaldıkları bir zamana hapsolmuşlar. Çoğu zaman görmezden gelinen, istismar edilen işkence gören...

Her yıl milyarlarca çiftlik hayvanı öldürülüyor, çoğu korkunç bir hayat yaşıyor ve ölüm tek kurtuluşları oluyor. Milyarlarca deniz canlısı sebepsiz yere zevk için avlanıyor. Afrika savanlarında her 15 dakikada bir fil, dişleri için öldürülüyor. Gergedanlar boynuzları için vahşice katlediliyor. Sayısız vahşi veya tutsak hayvan sadece eğlence için av partilerine meze ediliyor. Yağmur ormanları, içinde yaşayan tüm hayvanlarla birlikte, palmiye yağı üretmek veya çiftlik hayvanlarına yem üretecek tarla açmak  gibi birçok değersiz nedenle yok ediliyor. Bu liste neredeyse sonsuza kadar uzayabilir.

Hiçbir kelime, insanın doğa anamıza yaşattığı bu ıstırabı tarif edemez.

Havada uçan bir serçe, ormanda yaşayan bir goril, mezbahaya giden bir koyun ya da bir insan olsun, bu dünyadaki her canlının eşit yaşama hakkı olduğuna yürekten inanıyorum.

Hepsi aynı saygıyı hak ediyor.

Doğaya ve yaban hayvanlara bu kadar yakın olabildiğim, onlara mütevazı bir konuk olabilmek için tüm dünyayı gezme fırsatına sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Bu ne büyük bir ayrıcalık ve zevk!

Ama öte yandan, bu ihtişamın yıkımına tanık olmak büyük bir ısdırap.  Nereye gidersem gideyim hep aynı manzarayla karşılaşıyorum. Doğa ve hayvanlar hızla yok oluyor. İnsan türü doymak bilmeyen açgözlülüğünü tatmin için karşısına çıkan her şeyi  yok etmeye karar vermiş ve adına gelişme demiş. Oysa gerçekte bu, kendi sonumuzun ve felaketimizin hazırlığı.

***

Bütün bunların fotoğrafla ne alakası var diyebilirsiniz. Tam bilemiyorum ama muhtemelen tüm bu muhteşem canlıları yaban dünyada gördüğüm ve hissettiğim şekilde sizlere  gösterebilmenin umutsuz bir çabası...

 

Cantay Gök

Aralık-2013, İstanbul

G0046115-2 (1)_edited.jpg
  • Black Facebook Icon
  • Black Instagram Icon
  • Siyah YouTube Simgesi
bottom of page